27 Eylül 2018 Perşembe

İkinci El Araç ve Gayrimenkul Satışlarında KDV Hesaplaması

29 Mart 2018 tarihindeki değişikliklerle birlikte yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Kanunu ile birlikte başta ikinci el araçların satışındaki katma değer vergisi ve gayrimenkullerin satışındaki katma değer vergisinin hesaplanışı ile ilgili belli başlı konularda değişiklik yapılmıştır.

İkinci El Araç ve Gayrimenkul Satışındaki Yasal Değişiklik


Konuyla ilgili yasa değişiklik şu şekildedir;

MADDE 6- 3065 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına (e) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve mevcut (f) bendi (g) bendi şeklinde teselsül ettirilmiştir.

“f) İkinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, katma değer vergisi mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında yapılan alımlar dâhil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır.”

Kaynak: 7104 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu


Bu madde ile birlikte ikinci el araçların ve gayrimenkullerin satışında "Hesaplanan KDV" üzerinde matrah tutarı ile ilgili değişiklik yapılmıştır. Konuyu daha iyi anlayabilmemiz için bir örnekle devam edelim.


 Konuyla İlgili Örnek


Örnek:
Mükellefimizin 20.000 TL'ye almış olduğumuz ikinci el binek araç, 25.000 TL'ye ilgili kişiye satılmıştır.

Alış Bedeli: 20.000 TL
Satış Bedeli: 25.000 TL

25.000 - 20.000 = 5.000 TL

Bu durumda bizim hesaplayacağımız KDV'nin matrahı 5.000 TL'dir. İkinci el binek araçların KDV oranı ise hala %1 şeklindedir. Bu durumda 5.000 TL üzerinden %1'lik KDV bedelini alıyoruz.

5.000 x 0,01 = 50 TL (%1'lik hesaplanan KDV oranı)

Sonuç olarak mükellefimiz alış tutarı ile satış tutarı arasındaki farkın KDV'sini ödeyecektir. Örneğimiz ikinci el ticari araç olsaydı 5.000x0,18 = 900 TL hesaplanan KDV'miz olacaktı. Bu örneğimiz aynı zamanda Gayrimenkul satışları için de geçerlidir.


 İkinci El Araç ve Gayrimenkul Satışının KDV Beyannamesinde Bildirimi


İkinci el araç ve gayrimenkul alım-satımı ile ilgilenenlerin yeni değişiklik olmasına karşın beyannamede bildiriminde hesaplaması dışında bir farkı bulunmamaktadır. KDV-1 beyannamesi düzenlerken ilgili gayrimenkul ve ikinci el araçlar "emtia" olarak gözükeceği için "Tevkifat Uygulanmayan İşlemler" başlığındaki bölümüne ilgili KDV oranları beyan edilecektir. 

1 Şubat 2018 Perşembe

İflas Hakkında Genel Bilgiler

İflas kavramı Ticaret Hukuku'na göre; bir şirketin borçlarını ödeyemez duruma düşmesi nedeniyle alacaklı ya da alacaklıların talebi üzerine mahkemece karar ve ilan edilmesidir.

1. İcra işlemi bütün borçlular hakkında uygulanabilirken, iflas durumu sadece tacirler ve iflasa tabi olabilecek gerçek ya da tüzel kişilerce olabilir. Aşağıdaki görselde Ticaret Hukuku'na göre iflasa tabi olan gerçek ve tüzel kişilere bakabilirsiniz.

İflasa Tabi Olanlar

2.
İflas kavramı Türk Ticaret Kanunu'na tabi olduğundan ötürü iflas kararını Ticaret Mahkemesi verir.

3.İflasta borçlu olan kişi ya da kurum kendi iflasını isteyebilir.

4. İflas takibi ve iflas kararından tüm alacaklılar yararlanır.İflas durumunda borçlunun iflas açıldığı zamanki sahip olduğu tüm mal ve haklara el konulur. İflas hukukunda alacaklar arasında eşitlik vardır. İcra işleminde ise haciz koyduran alacaklının üstünlüğü vardır.

5. İflasın açılması ile birlikte faizler kesilir. Alacaklılar iflastan sonraki dönemler için herhangi bir faiz isteyemez.

İflas Sebepleri


1. Vadesi gelen (muaccel) borcun ödenmemesi.
2. Gerçek ya da tüzel kişiliğin pasif değer toplamının, aktif değer toplamından fazla olması.

İflas Sonuçları


İflas davası sonucunda verilen iflas kararı sonucunda borçlunun (iflasa tabi olan kişi ya da kurumun) haczedilebilen malları ve değerleri üzerine bir iflas masası oluşturulur. Bu iflas masası sonrasında, alacaklıların alacağına göre iflas masasından gerekli ödemeler yapılır.

İflasa tabi olan her gerçek ya da tüzel kişi ne şekilde iflas edildiği araştırılması adına iflas tespit davası adında bir yargılamadan geçer. Bu durum çerçevesinde iflasa tabi olanlar için cezai müeyyide uygulanabilir. Bahsetmiş olduğumuz ceza, yargılama süreci sonucunda belirlenir.

a. Taksirli İflas: Madde 162 - (1) Tacir olmanın gerekli kıldığı dikkat ve özenin gösterilmemesi dolayısıyla iflâsa sebebiyet veren kişi, iflasa karar verilmiş olması hâlinde, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

b. Hileli İflas: Madde 161 – (1) Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;

a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,

b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,

c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,

d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi gerekir.

28 Ocak 2018 Pazar

İhbar Tazminatı Hakkında

I. İhbar Tazminatı Nedir?

İhbar tazminatı; işçi ve işveren arasındaki iş sözleşmesinin feshetmek isteyen tarafın, feshi yazılı olarak ve çalışma süresinin gerektirdiği bildirim süresine bağlı kalarak diğer tarafa iletmekle yükümlüdür. Kısacası ihbar tazminatında iş sözleşmesini bitirecek tarafın, bu durumu ilgili bildirim süresi çerçevesinde daha önceden diğer tarafa bildirmesi gereklidir.

Bildirim Süreleri ve İhbar Tazminatı Tutarları
Hizmet SüresiBildirim Süresiİhbar Tazminatı
6 aydan az süren işler için
2 hafta2 haftalık ücret
6 ay ile 1.5 yıl arası işler için
4 hafta4 haftalık ücret
1.5 yıl ile 3 yıl arası işler için
6 hafta6 haftalık ücret
3 yıl üzeri işler için
8 hafta8 haftalık ücret
Tablo: Ekonomi Analizleri

Yukarıdaki ihbar tazminatının bildirim süreleri ve diğer detaylar 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17.maddesi gereğince düzenlenmiştir.

II. İhbar Tazminatı Hakkını Kazanmak

4857 sayılı İş Kanunu'un 17. maddesine göre taraflardan birinin iş sözleşmesini feshetmeden önce bu durumu yazılı olarak "bildirim süresi" kapsamında karşı tarafa bildirmelidir. Bildirim süreleri ise hizmet süresine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Yukarıdaki tablodan hizmet sürelerine göre bildirim sürelerini inceleyebilirsiniz. Eğer ki yasal çerçevelerde taraflardan biri herhangi bir şekilde yazılı olarak bildirim yapmazsa ihbar tazminatını ödemekle yükümlüdür.

İstisna: Deneme süresinde çalışma durumunda herhangi bir bildirim şartı yoktur. Bildirim yapılmadığı takdirde ne işçi ne de işveren ihbar tazminatı ödemekle yükümlüdür. Ancak deneme süresi bittikten sonra yapılan fesihlerde bildirim süreleri ve ihbar tazminatı yükümleri geçerlidir. (İş K. md.25)

III. İhbar Tazminatı İle İlgili Özel Durumlar

İş sözleşmelerinin feshinden önce bildirim süresine bağlı kalınarak diğer tarafa yazılı bildirimde bulunulması esastır. İşten ayrılmak (istifa) isteyen işçi, sağlık nedenleri, iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırılık veya işin durması benzeri nedenler dışındaki işten ayrılmalarda işverenine bildirim süresini dikkate alarak yazılı bildirimde bulunmakla yükümlüdür.

İşçinin kendi isteğiyle işten (istifa) ayrılması durumunda, ayrılmanın nedeni önem taşımaksızın herhangi bir ihbar tazminatı hakkı oluşmamakta, böylesi bir talepte bulunamamaktadır. İşten ayrılmanın yukarıda sayılan nedenler dışında bir gerekçeye dayanması ve işçinin bildirim süresine uymaksızın işi bırakması halinde, işverenin talep etmesine bağlı olarak işi bildirim süresine uymadan bırakan işçi ihbar tazminatı ödemek durumunda kalacaktır.

27 Ocak 2018 Cumartesi

Yüklenilen KDV Nedir? İhracatta Yüklenen KDV

I. Yüklenilen KDV Nedir?

Yüklenilen KDV, ihraç edilecek olan bir malın ya da hizmetin üretimi esnasında yapılan alımların KDV'sidir. Konuyu örneklendirecek olursak; bir gömleğin üretimi sırasında alınan kumaş ve malın maliyetine giren tüm alışların KDV'si yüklenilen KDV olarak işletmede yer alır.

Genellikle yüklenilen KDV ihracat sektöründe sıklıkla kullanılmaktadır. İhracat sektöründeki yüklenilen KDV'ler, KDV iadesi alabilmek açısından son derece önemlidir.

II. Yüklenilen KDV'nin Hesaplanması

Yüklenilen KDV'ler alışımız olarak gözüktüğünden "191 İndirilecek KDV" hesabında izlenir. Ancak buradaki esas nokta, malın üretimi sırasında aldığımız maliyetin KDV'si (yüklenilen kdv) ile malın maliyete girmeyen alışlarımızın KDV'si 191 hesap içerisinde yer alır. Karışıklık olmaması açısından malın maliyetini oluşturan alışlar ayrı bir Excel tablosu açılarak kaydedilir. İlgili dönemin sonuna geldiğimizde, Excel'deki alışlarımızın KDV'si Yüklenilen KDV'yi oluşturmuş olur.

Yüklenilen KDV, Excel'de yazan alışlarımızın oluşturduğu KDV şeklindedir. Geriye kalan İndirilecek KDV'yi bulabilmek için ilgili dönem içerisinde "191 İndirilecek KDV" hesabının hesap muavini çıkartılır. Toplam 191 hesabından, Excel tablomuzdaki yüklenilen KDV'yi çıkarttığımızda ulaştığımız tutar, diğer indirilecek KDV şeklindedir.

III. Yüklenilen KDV'nin İadesi

Diyelim ki 500.000 TL + %18 KDV tutarında ham madde alışı yaptık. Toplamda 45.000 TL'lik KDV ödemiş oluyoruz. Ham madde alışı olduğundan ötürü ödemiş olduğumuz bu KDV 191 hs. içerisinde yer almakta. Dönem sonunda 391 Hesaplanan KDV'nin hiç olmadığını düşünelim. Bu durumda ortaya şu şekilde bu durum açığa çıkıyor:

191 İndirilecek KDV > 391 Hesaplanan KDV
(45.000)                         (0)

KDV'lerin mahsuplaşması sonucunda ay sonunda 45.000 TL devreden KDV tutarımız bulunmaktadır. Mal üretimi sonucunda aldığımız malın KDV'sini yüklendiğimiz için 45.000 TL bizim için yüklenilen KDV'dir. İlgili dönemin sonunda ihracat yapan firmamız bu 45.000 TL'lik tutarın iadesini talep edebilecektir.