29 Aralık 2021 Çarşamba

Satınalma Süreçleri

 

Merhaba,

Firmalar içerisindeki deneyimlerim sonucunda hataları minimuma indirebilmek adına Satınalma Süreçlerinin kurgusu üzerine ufak bir çalışma yaptım.

Özellikle Mali İşler departmanıyla doğrudan bağlantılı olan Satınalma Departmanı büyük bir önem taşımaktadır. Diğer departmanların çalışma biçimlerini ve sistemlerini öğrenerek hataları minimuma indirebilir ve kendi iş süreçlerimizde zaman kazanabiliriz. 

Faydalı olması dileğiyle.

Belgesiz Gider Gösterme Olayları (İstisnalar)

Normal şartlarda Gelir Vergisi Kanunu uyarınca yapılan ticari faaliyetlere ilişkin belgesiz giderlerin indirim konusu mümkün değildir. (GVK 40.madde)

Ancak ihracat işlemlerinde belgesiz gider gösterilebilir. Özellikle ihracat, yurtdışı inşaat, bakım onarım, taşımacılık ve teknik hizmetler sektörlerinde faaliyet gösteren mükellefler, hasılatının binde beşi kadar olan kısmını belgesiz olarak gider gösterebilirler. Bu uygulama Götürü Gider kapsamındadır. (GVK 40/1 madde)

Bu noktada binde beş oranı son derece önemlidir. Zira ilgili döneme ilişkin Geçici ve Kurumlar Vergisi Beyannamesinde götürü gider için ayrıca bu tutarı beyannamenizde beyan etmeniz gerekmektedir. Tutarın fazla olması ya da sınırda olması durumunda bağlı olduğunuz Vergi Dairesi sizden izahat isteyebilir. Bu durumda yurtdışında hangi işleme istinaden bu tutarların gider olarak yazdığını gösterecek yardımcı belgeleriniz varsa herhangi bir problem olmayacaktır.

25 Kasım 2021 Perşembe

NAKİT AKIŞ TABLOSU KIYASLAMASI (MSUGT & BOBİ FRS & TMS)

İşletmelerde kullanılan Nakit Akış Tablosu kuşkusuz önemli bir yere sahiptir. Diğer finansal tabloların aksine Nakit Akış Tablosunun mali analizdeki yeri biraz farklıdır.

Zira finansal tablolar içerisinde Nakit Akış Tablosu direkt olarak Tahsil esasına dayanmaktadır. Bu yüzden Nakit Akış Tablosu, diğer tablolara göre güncelliğini korumaktadır. Fiktif değerler, diğer tablolara nazaran daha azdır.

Öte yandan belirtmek isterim ki Nakit Akış Tablosunda "Öngörü değerler" olabilir. (Tahsili gerçekleşmemiş ya da ödemesi gerçekleşecek muhtemel değerler içerebilir.)

Birçok firma öngörü değerlerini gerçek değerlerin bir parçasıymış gibi sunarak hareket eder. Ancak öngörü değerleri için ayrı bir alan oluşturulması ve olası ihtimallerin ayrıca belirtilmesi daha uygun olacaktır.

Faydalı olması dileğiyle.


20 Kasım 2021 Cumartesi

STOKLARIN DEĞERLEMESİ: BOBİ FRS & TMS & VUK KIYASLAMASI

Stokların değerleme işlemi VUK uyarınca maliyet bedeli ile ölçülür. Diğer bir ifadeyle maliyet bedeli aslında stoğu almış olduğumuz değerdir. Öte yandan stoğu alırken üstlenmiş olduğumuz diğer masraflar bu bedele ilave edilir.

BOBİ FRS ile TMS kapsamında stokların değerleme işlemi, maliyet değeri ile net gerçekleşebilir değerin düşük olanıyla raporlanması şeklindedir.

Bu durumu şu şekilde açıklayabiliriz. Bir stok kalemini 1.000 TL olarak satın aldık. Ancak ürünü aldıktan sonra ürünün değeri düştü. (Ürünün hasar görmesi, modasının geçmesi vb.) Stok kalemimizin modasının geçmesinden ötürü stoklarımızın bedeli 900 TL oldu. VUK kapsamında 1.000 TL üzerinden stok değerlemesi yaparken, BOBİ FRS ve TMS kapsamında stok değerlemesini 900 TL üzerinden yapmamız gerekmektedir.

Sonuç olarak baktığımızda BOBİ FRS ve TMS'nin stokların raporlanması durumunda daha doğru (gerçeğe yakın) değerler üzerinden gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

Öte yandan VUK'ta eğer bir stok %10'dan fazla değer düşüklüğüne maruz kalırsa, o zaman emsal bedeli üzerinden değerleme yapmamız gerekmektedir.


15 Kasım 2021 Pazartesi

Şirket Satışları Hakkında (Ltd. ve A.Ş. Karşılaştırması)

Bir tarafta şirket yapıların gözdesi olan Limited Şirket, diğer tarafta ise şirketlerin atalarından birisi olan Anonim şirket karşı karşıya geliyor.

Limited Şirketinizi 20.000 TL sermaye ile kurdunuz. Şirketinizin değeri arttı ve bir yıl sonra 100.000 TL'ye satmaya karar verdiniz.

Şirket satış bedelinden sermayeyi düşüp aradaki farkın (80.000 TL) %15'ini vergi olarak ödememiz gerekiyor.

Peki Anonim Şirket olsaydı ne olacaktı?

Anonim şirketimiz var. 20.000 TL sermaye ile şirketinizi kurdunuz. Şirketinizin değeri arttı ve bir yıl sonra 100.000 TL'ye satmaya karar verdiniz.

Bu durumda satış bedeline ilişkin vergi ödemiyorsunuz.

10 Kasım 2021 Çarşamba

Kısmı Tevikat İşlemlerine Bir Bakış

Tevkifatlı işlemlere muhtemelen meslek mensuplarının birçoğu aşinadır. "Peki bu işlem neden var?" sorusuna bakalım.

Tevkifatlı işlemlerin uygulanmasının iki ana sebebi olduğunu düşünüyorum.

1. Tevkifat işleminin temel sebebi devletin vergi toplama işlemini sistematik şekilde yapamamasından kaynaklanıyor. Yani diğer bir ifadeyle devlet vergi toplama işini tam anlamıyla yapamıyor. Devletin bu eksikliği yüzünden maalesef yük şirketlere ve meslek mensuplarına kalıyor.

Normal bir ticari işlem gerçekleştiğinde satıcı faturayı keser, alıcı ise işlemin bedelini ve KDV'yi satıcıya öder. Satıcı beyannamede bunu bildirir ve devlete öder. Aslında beyana dayalı bu sistemde KDV'yi satıcı taraf, devlet adına alır ve ilgili dönemin sonuna kadar bu vergiyi aslında kullanır. Beyan dönemi geldiğinde ise satıcı kara kara belki de harcamış olduğu o vergiyi ödeme telaşına düşer. Bu noktada devletin tahsilatı yapması zorlaşır. Bu sebepten ötürü devlet tevkifat uygulamasını getirerek vergi yükünü alıcı ve satıcı arasında bölüştürür.

2. Devletin kayıt altına almakta zorlandığı sektörleri daha rahat inceleyebilmesi ve olası vergi kaçaklarının önüne geçme düşüncesiyle bu uygulamayı çıkartmış olmasıdır.

İşin saçmalığı ise aslında bu düzenin önümüze ısıtılıp "Bakın bu teşvik, piyasayı canlandırıyoruz." diye önümüze konulmasıdır.

Bu durum açık bir şekilde anayasa ile ters düşmektedir. Anayasanın 61.maddesinde "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür."

Bir de tevkifat kapsamında beyan ettiğimiz vergiyi iade alırken devletin adeta bizleri oyalayıp, hakkımız olan parayı çevirmesine diyecek hiçbir sözüm yok.

5 Kasım 2021 Cuma

Bütçe Hakkında - Sıfır Bütçeleme Üzerine Bir Bakış



Bir itiraf ile bu yazıya başlamak istiyorum. İş hayatına girdiğimde "Bütçe" diye ayrı bir departmanın olduğunu ve ne iş yaptığını mesleğimin üçüncü yılında öğrendim.

Belki de birçok kişinin can attığı ve bunu profesyonel olarak gerçekleştirdiği bu dalın varlığından bile haberim yoktu.

Dört yıllık üniversite, üç yıllık yüksek lisansta bütçenin geçtiği bir cümle bile hatırlamıyorum.

Bütçeyi sadece ailemin ay sonlarında yaptığı üçü beşe denkleme metodu olarak biliyordum.

İnsanın kendini tanımaya başlaması ve belli bir alanda uzmanlaşması, bireyi büyültmek yerine aslında olduğundan daha da küçültüyormuş.

Öğrenilecek, keşfedilecek o kadar çok şey var ki adım attığımda bu farkı çok daha fazla hissetmeye başladım.

Böyle bir dalın olduğunu öğrendiğimde konkordato ilanı vermiş bir şirkette çalışıyordum. İnanır mısınız altı ay boyunca her gece üçer saat bu alan üzerine çok ciddi okumalar yaptım. Hatta konkordato ilanı vermiş ve iki ay maaşımı alamadığım bu şirkette sırf öğrendiklerimi uygulamak için okuduğum bütçeleme tekniklerini gizlice şirkette uygulayıp çalışmalar yapıyordum.

Çalıştığım birçok firmada genellikle geleneksel bütçe dediğimiz teknik kullanıldığını gördüm. Fiili olarak gerçekleşen harcama, gider ve maliyet kalemleri baz alınarak sonraki yıl için belli bir bakiye belirleniyordu. Bu bakiyeler genellikle şirketlerdeki gerçekleşecek olan projelere bağlı olarak değişiyordu. Eğer ortada bir proje yoksa genellikle sonraki yılın bütçe tutarı enflasyon oranında arttırılarak raporlanıyordu.

Açıkçası birçok şirkette gördüğüm bu kurgu bana hep tuhaf gelmiştir. "Ortada bir şey yoksa enflasyon oranında arttıralım." düşüncesinin sığ olduğunu düşünüyorum.

Bu tarz durumlarda bence sıfır bütçeleme tekniğinin inanılmaz faydalı olduğunu düşünüyorum. Sıfır bütçeleme tekniğinde adı üstünde bütçe her sene sıfırdan tasarlanır. Bu sayede sıfırdan tasarlanan bütçe rakamları ile fiili olarak gerçekleşen işlemlerin kontrolü çok daha kolaydır.

Sıfır bütçeleme sayesinde bütçeyi öncelikli olan harcamalara dağıtmak daha kolaydır. Ancak buradaki püf nokta, bütçeyi yapan kişilerin mesleki bilgisinin ve deneyiminin çok iyi olması gerekmektedir. Zira sıfır bütçede referans, geçmiş yıl verilerinden çok bütçeyi yapacak kişilerin tahminlerine ve mesleki bilgilerine dayalı olmasıdır. Ancak bu modelde bütçeyi yapacak kişilerin inisiyatif alması gerektiğinden ötürü ilgili kişiler pek bu işlere girmeyi tercih etmez.

Sıfır bütçeyi yönetime sunmak ve anlatmak oldukça güçtür. Çünkü direkt olarak ilgili kalemleri geçmiş yıl verileriyle konsolide hale getirmek ve bunu aktarabilmek oldukça sıkıntılı bir süreçtir.

Ancak departmanların mali ihtiyaçlarını tespit etme, öncelik sıralamasını belirleme, harcama, mali yapının etkin kullanılması açısından büyük bir artı olduğunu ayrıca belirtmek isterim.

31 Ekim 2021 Pazar

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Teşvikleri Hk. (Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri)

Ülkeler katma değerli üretimi ve hizmeti attırmak için çeşitli bölgeler belirleyip o bölgelere çeşitli vergi avantajları ve teşvikler sunmaktadır.

Türkiye'de ise vergi avantajlarının olduğu bölgeler ana hatlarıyla "Serbest Bölgeleri" ve "Teknoloji Geliştirme Bölgeleri" şeklindedir.

Bir dönem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Teknoloji Geliştirme Bölgelerini genişletip, Serbest Bölgeleri de bu kapsama almak istemiştir. Ancak iki bölgenin yapmış olduğu faaliyetlerin farklılığı sebebiyle bu proje rafa kaldırılmıştır.

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Avantajları

A. Kurumlar Vergisi İstisnası

B. Gelir Vergisi İstisnası

C. Gümrük Vergisi İstisnası

D. SGK İşveren Primi Desteği

E. Damga Vergisi İstisnası

F. KDV İstisnası

A. Kurumlar Vergisi İstisnası

Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde faaliyet gösteren şirketler, yapmış oldukları yazılım ve Ar-Ge işlemlerinden etmiş oldukları kazançlar kurumlar vergisinden istisnadır.

Önemli: Bölgede faaliyette bulunan şirketlerin bölge dışında gerçekleştirdikleri faaliyetlerinden elde ettiği kazançlar, yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilmiş olsa dahi istisnadan yararlanamazlar.

B. Gelir Vergisi Teşviki

Ar-Ge, yenilik ya da tasarım merkezinde çalışan personeller belli oranda gelir vergisi stopajı silinir.

Yüksek Lisans mezunu: %95

Lisans mezunu: %90

Diğer: %80 oranında gelir vergileri terkin edilir.

Önemli: Haftalık 45 saatlik çalışma süresinin üzerinde gerçekleşen fazla mesai çalışmaları bu kapsama dahil değildir.

C. Gümrük Vergisi İstisnası

Ar-Ge teşvik kanunu kapsamında yapılan her türlü alımlar gümrük vergisinden muaftır.

D. SGK İşveren Primi Desteği

Kanun kapsamında çalışan personeller SGK İşveren Priminin %50'sinden muaftır.

E. Damga Vergisi Muafiyeti

Ar-Ge, yenilik ya da tasarım merkezinde çalışan personeller damga vergisinden muaftır. Aynı zamanda şirketlerin yapmış olduğu sözleşmelerde damga vergisi muafiyeti bulunmaktadır.

F. KDV İstisnası

Kanun kapsamında olan şirketler, Ar-Ge faaliyetleri kapsamında almış oldukları her türlü yeni makineve teçhizatların KDV'sinden muaftır.

Önemli: Kanunda "yeni" ibaresinin geçtiğini özellikle belirtmek isterim. Aynı zamanda makine ya da teçhizat yeni alınsa dahi, bu makine ve cihazlarda kullanılmak üzere alınan parça ve cihazlar KDV istisnası kapsamı dışındadır.

KDV istisnası kapsamından faydalanmak için ayrıca bu şirketlerin bağlı oldukları vergi dairesinden KDV istisnası belgesi alması gerekmektedir.

30 Ekim 2021 Cumartesi

Dönem Sonu Muhasebe Süreçleri Hakkında (Geçici ve Kurumlar Vergisi)


Mali yıl kapanışına ilişkin hazırlamış olduğum görseli sizlerle paylaşmak istedim. İlgili görselde elbette işletmenin yapısına göre (hizmet işletmesi, ticaret işletmesi, üretim işletmesi) sürece farklı eklemeler yapılabilir.

DÖNEM SONU SÜREÇLERİ

1- Genel Geçici Mizan Hazırlanır.

2- Envanter çıkarılır.

*Muhasebe Dışı Envanter: Sayım, kontrol ve değerleme vb.

*Muhasebe İçi Envanter: Kayıt bazında işlemlerdir.

(Muhasebe dışı envanter işleminde büyük defter ve yevmiye defteri ayrıca karşılaştırılır.)

(Muhasebe içi envanter işleminde ise düzeltme kayıtları yapılır. Ayrıca gelir tablosu hesaplarının kapatılması bu aşamada gerçekleşir.)

3-Kesin mizan çıkartılır.

(Doğrulama işlemleri tamamlandıktan sonra çıkan mizandır. Gelir tablosu hesaplarının bakiye vermemesi gerekir. Bilanço hesapları bakiye verebilir.)

4-Mali tablolar düzenlenir. (Gelir tablosu ve bilanço.)

(Ayrıca kontrol ve yönetime sunum amaçlı diğer mali tablolar düzenlenebilir.)

5-Kapanış kayıtları yapılır.

Özellikle mali yıl kapanışı kapsamında muhasebe ilkelerinden "Dönemsellik İlkesine" ayrıca dikkat etmemiz gerekiyor. Bu konuyla ilgili dikkat etmemiz gereken birkaç noktayı aşağıda paylaşmak istiyorum.

DÖNEM AYIRICI HESAPLAR:

180: Gelecek Aylara Ait Giderler

280: Gelecek Yıllara Ait Giderler

181: Gelir Tahakkukları (Kısa vadeli)

281: Gelir Tahakkukları (Uzun vadeli)

381: Gider Tahakkukları (Kısa vadeli)

481: Gelir Tahakkukları (Uzun vadeli)

Kira giderleri, elektrik/su/doğalgaz vb. giderler, banka tarafından kesilen faiz ve komisyon giderleri, dönem içerisinde tüketilen ve buna bağlı olarak giderleşen yardımcı malzemeler (temizlik malzemeleri, kırtasiye malzemeleri vb.), bankadan açtırdığımız vadeli mevduat hesaplarımızın faiz gelirleri, bono/tahvil/senet faizleri, bankadan kullanmış olduğumuz krediye bağlı olarak alınan ve alınacak olan faizlere ayrıca dikkat etmemiz gerekmektedir. (Bu listede uzatılabilir.)

Envanter Değerleme Yöntemleri Hk.


Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkelerine göre iki şekilde envanter yöntemi kullanabiliyoruz. Bunlar "Sürekli Envanter Yöntemi" ve "Aralıklı Envanter Yöntemi" şeklindedir.

Sürekli Envanter Yönteminde, satılan her mamul ya da ticari mal, satış işlemi gerçekleştikten sonra anında ilgili maliyet kaydı atılarak muhasebeleştirilir.

Aralıklı Envanter Yönteminde ise ilgili satışlara bağlı olarak dönem sonunda maliyet kaydı atılarak muhasebeleştirlir.

Envanter değerleme yöntemlerinin derinine indiğimizde aslında Sürekli Envanter Yönteminin daha sağlıklı sonuçlar verdiğini söyleyebiliriz. Zira satış gerçekleştikten sonra gerçekleşen maliyet kayıtları hem daha güncel hem de pratik olarak daha kolaydır.

Aralıklı envanter yönteminde ise doğru maliyete ulaşmak için mutlak suretle dönem sonunda esaslı bir stok sayımı yapmak gerekmektedir. Elbette kontrol amaçlı aynı sayım işlemi Sürekli envanter yönteminde de uygulanabilir.

Belki de birçok kişi için saçma gelebilecek olan bir soru aklıma takıldı. "Neden iki farklı envanter değerleme yöntemi bulunuyor? Neden sadece tekdüze bir envanter yöntemi kullanmıyoruz?" sorusu aklıma zaman zaman gelmiştir.

Aslında burada basit ama bir o kadar önemli bir nokta bulunuyor. Bildiğiniz üzere sadece envanter yöntemleri direkt olarak stok değerleme yöntemleriyle ilişki içerisindedir. Kullanmış olduğumuz envanter yöntemine göre stok değerleme yöntemimizin de değişmesi gerekmektedir.

Birçok stok değerleme yöntemi bulunsa da envanter farkının maliyetlere olan etkisini görebileceğimiz en net yöntem Ağırlıklı Ortalama Maliyet Yöntemidir.

Ağırlıklı ortalama maliyet yöntemi kendi içerisinde ikiye ayrılır. Bunlar Tartılı Ağırlıklı Ortalama Maliyet Yöntemi ve Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyet Yöntemi şeklindedir.

Tartılı Ağırlıklı Ortalama Maliyet yönteminde satın alınan hammadde ve malzemeler için katlanılan toplam maliyet, satın alınan toplam miktara bölünerek bir ortalama maliyet hesaplanır.

Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyet Yönteminde ise stoklara her yeni hammadde ve malzeme girişinden sonra yeni bir ağırlıklı ortalama maliyet hesaplanır. Üretime gönderilen ve stoklarda kalan hammadde ve malzemeler için de en son hesaplanan ortalama maliyet kullanılır.

Bu da demek oluyor ki Sürekli Envanter Yöntemi kullanan bir işletme için Hareketli Ağırlıklı Ortalama Maliyeti Yöntemi stokların değerlenmesi ve maliyet açısından daha doğru sonuçlar verecektir.

Öte yandan Aralıklı Envanter Yöntemi kullanan bir işletme için Tartılı Ağırlıklı Ortalama Maliyet sistemi daha doğru olacaktır.

Envanter yöntemi deyip belki de geçtiğimiz bu durum direkt olarak maliyetlerin farklı bakiye vermesine sebep oluyor. Belki bu konuyla ilgili bir gün video hazırlayabilirim. İşin içine hesaplama girdiğinde aradaki farkı görüp şaşıracağımıza eminim.

Selamlar, sevgiler.

Kaynak:

Stok Değerleme Yöntemlerinin Tanımı: https://www.ankara.edu.tr/


15 Ekim 2021 Cuma

Neden Yansıtma Hesapları Var?

Üniversite birinci sınıfta muhasebe dersinde hocamız dönem sonunda 7A Maliyet Hesaplarını ilgili yansıtma hesaplarını kullanarak 6.Gelir Tablosu hesaplarına aktarmıştı. Derste "Neden yansıtma hesaplarını kullanıyoruz? Direkt ilgili hesapları aktarsak olmaz mı?" diye sorduğumda hocam bana "Burası Türkiye, burada kulağını hep tersten tutarsın." demişti.

Ben de üstüne çok düşmeden ezberleyip geçmiştim. Meğer bu olayın bir mantığı varmış.

Takım elbise diktirmek için terziye gittik. İstediğimiz takım elbisenin rengini ve tarzını söyledik. Terziye bu iş için ne kadar ödeyeceğimizi sorduk. Terzi ise herhangi bir fiyat söylemeden ölçümüzü aldı, kumaşı hazırlayıp takım elbiseyi dikti. Bu takım elbisenin ise 15.000 TL olduğunu söyledi. Biz de böyle bir bütçemizin olmadığını belirttik. Halbuki terzinin bu takım elbiseyi dikmeden önce bize maliyetini önceden hesaplayıp fiyatını söylemesi gerekirdi. İşte bu yüzden yansıtma hesapları kullanılıyormuş.

Bazı özel sipariş esaslı çalışan işletmeler ilgili dönem öncesinden maliyetlerini saptarlar ve bu maliyeti direkt olarak Gelir Hesaplarına aktarırlar. Bu aktarım için yansıtma hesabı önden kullanılır.

Yılbaşında tahmin ettiğimiz maliyetleri ilgili gelir hesabına yansıtma hesaplarına aktarıyoruz. Yıl içerisinde gerçekleşen giderlerin farklarını ise aşağıdaki fark hesaplarına aktarıyoruz.

Tahmini maliyet sistemini kullanmayan mükellefler ise ilgili maliyetler gerçekleştikçe dönem sonunda gelir hesaplarına aktarıyor.

Bu iki farklı sistemi kullanan mükellefler arasında yöntem farkını en aza indirmek için aradaki yansıtma hesapları büyük önem taşıyor.

Tahmini maliyet hesaplarındaki bakiye ile gerçekleşen maliyet hesaplarındaki bakiye hesapları arasındaki farklar fark hesabına şu şekilde aktarılıyor.

Olumsuz Farklar: İlgili Fark Hesabının Borç Kısmına yazılır.
Olumlu Farklar: İlgili Fark Hesabının Alacak Kısmına yazılır.


10 Eylül 2021 Cuma

Bankanın Kestiği Komisyonlar ve Bsmv Tutarları Hk.

Tedarikçiye aldığımız mal ya da istinaden bir ödeme yaptığımızı düşünelim. Banka yapılan ödeme sonrası Komisyon ve Bsmv tutarını bizim banka hesabımızdan tahsil etti. Uygulamada yapılan hatalardan bir tanesi bu komisyon ve Bsmv tutarlarının işletmenin yapısına göre 740, 770 ya da 780 gibi hesaplarda takip edilmesidir.

Bankanın kesmiş olduğu komisyon ve Bsmv tutarları direkt olarak gidere atılmamalıdır. Normal şartlarda bu işlemlerin "653 Komisyon Giderleri" hesabında izlenmesi gerekmektedir.

İlgili dönemin sonunda ise "653 Komisyon Giderleri" hesabı "690 Dönem Net Karı veya Zararı" hesabına virman yapılması gerekmektedir.

11 Ağustos 2021 Çarşamba

Amortismanlar Hakkında - Hangi Amortisman Yöntemini Seçmemiz Gerekiyor?

Çalıştığımız şirketin bir ticari araç aldığını düşünelim. Almış olduğumuz bu araç için yasal olarak amortisman ayırmamız gerekiyor. Binek araç alımlarında VUK 320/b maddesi gereğince Kıst Amortisman yöntemi uygulamamız gerekmektedir. Ancak ticari araçlarda "normal amortisman" ya da "azalan bakiyeli amortisman" uygulamalarından birini seçebiliyoruz.


Devlet neden binek araçlar için sabit bir amortisman yöntemini bize uygulatırken, ticari araçlarda seçim yapma şansını bize tanımıştır? Seçim yapma şansımız varsa bu seçimi hangi kriterlere göre yapmalıyız?

Mesleğe yeni başladığımda kafama takılan bu soruyu edindiğim tecrübeler sonrasında sonunda çözdüm.

Olay aslında şu şekilde;

Normal amortisman ayırdığımızda ilk yıl 100.000 TL'lik kısmına amortisman ayırarak giderleştirebiliyoruz. Ancak Azalan Bakiyeli sisteminde ilk yıl 200.000 TL'lik kısmını amortisman ayırarak giderleştiyoruz.

Eğer ki şirketimiz vergiden yasal olarak kısa vadede kaçınmak isterse (Kar Marjını düşük göstermek isterse) azalan bakiyeli amortismanı seçmesi daha doğru olacaktır.

Ancak bazı firmalar özellikle karını yüksek göstermek isteyebilir. Özellikle grup şirketleri (holdingler vb.) kredibilite açısından karını yüksek göstermek isterse normal amartisman yöntemini seçmesi daha uygun olacaktır.



28 Temmuz 2021 Çarşamba

Şüpheli Ticari Alacaklar Hakkında

VUK 323. maddesine göre vadesinde tahsil edilemeyen ve ileride ilgili bakiyenin tahsil edilip edilemeyeceği belli olmayan senetli ya da senetsiz tutarın bütününe "şüpheli alacaklar" denmektedir.

Şüpheli alacaklar da önemli olan kısım alıcı ile satıcı arasında gerçekleşen kredili (cari) işlemlerdir. Ekonominin daralması başta olmak üzere yapılan alım ve satım işlemlerinin önemli bir bölümü kredili işlemleri beraberinde getirmektedir.

Bir alacağın şüpheli hale düşmesi için dava ve icra yollarının izlenmesi büyük önem taşımaktadır. Yapılan icra ya da dava işlemlerinde, borcu olan kişi ya da kuruma birden fazla ödeme emri (protesto) gönderilmesine rağmen ilgili ödemenin gerçekleşmemesi şüpheli alacak işlemini doğurur. Öte yandan tahsilatı 4.000 TL'den düşük olan ve dava ya da icra işlemine değmeyecek tutarlar da ilgili protesto işlemi olmaksızın şüpheli haline düşebilir.

Şüpheli hale gelmiş alacaklar ilgili dönemde tasarruf değeri üzerinden değerlenir. Alacaklı isterse toplam tutarın tamamını ya da kısmi bir bölümüne karşılık ayırabilir. Şüpheli bir alacağın değersizleşmesi ve zarar olabilmesi için karşılık ayrılması gerekmektedir.


Muhasebe Kaydı (Alacağın Şüpheli Hale Gelmesi)

128 hs. borçlu

120 hs. alacaklı

Şüpheli Alacağa Karşılık Ayrılması

654 hs. borçlu

129 hs. alacaklı

Tahsilatın İmkansız Hale Gelmesi

129 hs. borçlu

128 hs. alacaklı

Dönemsonu İşlemleri

690 hs. borçlu

654 hs. alacaklı